Liderlerin bir kısmı, izleyicilerini etkileme, ilham verme ve motive etme anlamında işe yaramayan bazı olumsuz tutum ve davranışlara sahiptir. Ancak onlar, genellikle bu olumsuz davranışlarının farkında olmadıklarından, sıklıkla önemli hatalarını tekrarlamaktadırlar. Bu liderlerin kötü alışkanlıklarının ve olumsuz etkiler yaratan davranışlarının farkına varmaları ve bunları değiştirmeleri durumunda kişisel saygınlıklarını artıran, insanlara ilham veren ve onları motive eden güçlü liderlere dönüşmeleri olasılığı yüksektir.
İnsanları etkilemek ve kendisini kabul ettirmek için bazı liderlerin izlediği yollardan biri onlar üzerinde baskı uygulamaktır. Bu baskı, çoğunlukla küçümseme, suçlama ve cezalarla korkutma tarzında olmaktadır. Baskı ve zorlamaya dayalı korku kültürünün egemen olması, askeri bir disiplinin ve otoriter bir yönetme tarzının uygulanmasını ifade eder.
Liderler başarılı olmak istiyorlarsa korku, endişe ve güvensizliğe neden olabilecek, kişisel güvenilirliklerini ve saygınlıklarını zayıflatacak davranışlardan kaçınmalı, morali ve umutları besleyecek, izleyicilerine ilham verecek davranışlar sergilemelidirler.
Liderlerin başarısızlığına neden olan zayıflık, gerçekte aralarında çok büyük farklar olan iki ayrı durumu ifade etmektedir. Her şeyden önce, zayıflık bir insanın belirli bir konuda yeteri kadar iyi olmadığı anlamına gelir. Bilgi veya deneyim yetersizliği nedeniyle çoğu insanın zayıf olduğu birçok yön vardır. Bunlar, gerekli olduğunda eğitimle ya da deneyim fırsatlarının yaratılmasıyla giderilebilecek zayıflıklardır. Diğer taraftan, bir insanın neredeyse sahip olduğu tüm iyi yönleri de gölgeleyen ve kariyerini olumsuz etkileyen bazı kötü alışkanlıklar ve davranışlar da zayıflık olarak ifade edilir.
En iyi liderlerin bile en az birkaç zayıf ya da sivri yönü vardır. Bu durum, bazen ilham verici niteliklerin bulunmaması şeklinde görülürken bazen yanlış varsayımlara dayanan olumsuz davranışlar ve bazen de zayıflığın yaratacağı sonuçların farkında olunmaması şeklinde ortaya çıkmaktadır. Çoğu kez bunların görmezden gelinmesinde ve yalnızca güçlü yönlere odaklanmada bir sakınca olmayabilir. Her insan hata yapabilir, olumsuz sonuçları olan davranışlar sergileyebilir. Hiç kimse mükemmel değildir. Ancak, önemli olan hatanın ya da zayıflığın etkilerinin farkına varıldıktan sonra bunun tekrarlanmaması için önlem almaktır.
Buna karşın, bazı liderlerin başarısızlığın nedeni, dürüst olmamaları, art niyetli, içten pazarlıklı, ikiyüzlü davranışlarıdır. Liderin bu tür kötü yönleri varsa, kendisine ve çevresine zarar verebilecek alışkanlıklara ve davranışlara sahipse en kısa zamanda bunlardan kurtulması gerekir. Bunlar, açıkça liderin etkinliğini sınırlamakta ve kariyerini tehlikeye atmaktadır. Bu davranışlar ve alışkanlıklar, liderin ilham verme ve motive etme gücünü yok etmekte, onu aşağıya çekmektedir. Kötü yönleri sergileyen bir etkileşimden sonra bunun etkisini gidermek için gerçekten çok yoğun bir çabaya ihtiyaç duyulacaktır.
Liderler, kariyerlerinde başarı için öncelikle ilham verme ve motive etme yeteneklerini sınırlayan nedenleri araştırmalıdırlar. İyileştirilmesi gereken zayıf yönlerinin yanı sıra mutlaka terk edilmesi gereken kötü yönlerinin olup olmadığına da bakmalıdırlar. Bazı durumlarda eski alışkanlıklardan ve davranışlardan kurtulmak yenilerini öğrenmekten daha zor olabilir. Bu nedenle, onların zaman yitirmeden eyleme geçmeleri, ciddi ve yoğun çaba harcamaları, kesinlikle bir yol bulmaları ve kötü yönlerinden kurtulmaları gerekecektir.