Gelecek Kuşağı Hazırlamak

Resim1        Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de şirketlerin çoğunluğu küçük ve orta boy işletmeleridir ve neredeyse hemen hepsi aile şirketleridir. Bunların kurumsal yapılara dönüşmesi ve tümüyle profesyonel yönetime geçmesi beklenemez. Bunlar, aile şirketleri olarak kalmaya devam edeceklerdir. Ancak, kalıcı olmaları isteniyorsa, bu durumda kuşaklar arası geçişlerin sorunsuz gerçekleşmesi çok büyük önem taşır.

Girişimciler, genellikle şirketlerinin uzun yaşamasını ve aile adını yaşatmasını arzu ederler, çocuklarının şirkete sahip çıkmasını, gelirlerini ve geleceklerini bu şirkette bulmalarını beklerler. Bunların birçok şirket kurucusunu harekete geçiren temel güdüler olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Aile şirketlerinin sürdürülmesi için en iyi stratejinin servet biriktirmek olduğuna inanan aileler vardır. Böyle yaparak gelecek kuşaklara yüklü bir miras bırakacaklarını, onların rahat edeceğini, şirketin ve aile isminin yaşayacağını düşünürler. Ancak, burada gelecek kuşağın ne kadar hazır olduğu konusu göz ardı edilmektedir. Girişimci kuşağın yarattığı büyük kaynakların yardımıyla şirketi ve aile ismini yaşatması beklenen gelecek kuşak eğer yeterince hazır değilse bütün servet, aile adıyla ve yadigârlarıyla eriyip gidecektir.

Gelecek kuşağı oluşturacak çocuklarını büyük umutlarla ve büyük paralar harcayarak dünyanın en iyi okullarına gönderen aileler de vardır. Şüphesiz, bu gençler bu okullarda kendilerini iş yaşamında belli bir yere getirecek ve ayakta tutacak bilgileri ve özgüveni kazanırlar. Ancak, aile şirketleri gibi duyguların akıldan önde geldiği ortamlarda yönetim bilgiden çok beceri gerektirir, okullarda kazanılan uzmanlığa değil yaşayarak geliştirilen ustalığa ihtiyaç duyar. Yönetim özellikle aile işletmelerinde tam anlamıyla bir sanata dönüşür. Bu nedenle, gelecek kuşağın olabildiğince erken yaşlarda başlayarak şirkette deneyim kazanmasına önem ve öncelik verilmelidir. Onların somut yönetim deneyimleri yaşayacakları ortamlar ve durumlar yaratılmalıdır. Davranışları ve kararları gözlemlenmeli ve zamanında etkili geribildirimlerle kendilerini geliştirmelerine yardımcı olunmalıdır. Bu geribildirimlerin kesinlikle hata, kusur bulmak şeklinde değil, cesaretlendirici, ilham verici ve motive edici olması büyük önem taşır.

Gelecek kuşağın hazırlanmasında bilgiden ve beceriden belki çok daha önemli olan işe ve işletmeye karşı olumlu tutum geliştirmektir. Diğer bir ifadeyle, çocukların işe ilgi duyması, şirkete severek ve isteyerek gelmelerinin sağlanması gerekir. Bunun için çocukların aile içinde olumlu pekiştirmelere ve moral desteklere ihtiyaçları vardır ve bu ihtiyacı karşılamak aile büyüklerinin sorumluluğudur.

Gelecek kuşağın hazırlanmasına ne kadar erken başlanırsa o kadar iyidir. Böylelikle, aile büyüklerinin kendi yerlerine geçecek gençleri belirlemek, eğitmek, yetiştirmek, deneyim kazanmalarını sağlamak, iş başında gözlemlemek ve geribildirimler vermek için yeterli zamanları olacaktır. Sonuçta, aile şirketinde kuşaklar arası geçiş yumuşak olacak, aile ve şirket herhangi bir sorun yaşamayacaktır.

Bu yazı Yönetim, İnsan Kaynakları içinde yayınlandı ve , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.