Çoğumuz dua ederken Tanrıdan dayanma gücü isteriz. Zorluklara ve sıkıntılara katlanma, üzüntülere sabretme, tehlikelere göğüs germe ve korkularla baş etme yeteneklerimizin artmasını dileriz. Bunun için güçlü olmamız, dik durmamız, yere sağlam basmamız ve geri adım atmamamız gerektiğini biliriz. Gerçek dostlarımız bize bunu söylerler, içimizden bir ses de bize bunu söyler. Yaşama sarılmak, yaşama sevincini sürdürmek, güçlü ve mutlu olmak için dayanma gücüne ihtiyacımız vardır.
Zorluklarla karşılaşmak ve onlarla baş etmek, olgunlaşmayı, duygusal ve entelektüel zekâ düzeyinin yükselmesini, yaşam enerjisinin ve iddiasının artmasını sağlayan bir süreçtir. Gerçek liderler, büyük sorunları çözdükleri ve gerçek kaptanlar zorlu fırtınaları atlattıkları için değerlidirler.
Dayanmak ve sabretmek bazen sonuçta elde edilen başarıdan daha büyük bir haz duygusu da verebilir. Bu süreci yaşamak, sonucu elde etmekten daha öğreticidir ve kişiliğin gelişmesi üzerinde daha etkilidir. Bazı durumlarda, dayanma gücü cesaretten daha önemlidir. Cesaret zor bir kararı vermektir ve çoğu kez anlık bir olaydır. Ancak dayanma gücü bu kararın peşi sıra ortaya çıkacak birçok yeni ve belki daha büyük zorluklara göğüs germeyi ifade eder. Dayanmak; kararlılık, inanç, sabır, fiziksel ve zihinsel dinginlik gerektirir. Cesaret bazı durumlarda kendini ortaya atmaktır, dayanma gücü ise ortada kalmayı sürdürmektir. Ani ve ciddi tehlikeleri ve tehditleri cesaretle karşılayabilirsiniz, ancak bu tehlike ve tehditler uzun sürdüğünde veya kalıcı olduğunda, bir insan için en önemli ihtiyaç dayanma gücüdür.
Dayanma gücü yüksek olan insanlar çoğu kez cesur olanlardan ya da başarı kazananlardan da daha saygın olabilirler. Onların öyküleri, daha iyi bilinir, daha uzun süre hatırlanır ve başkalarını çok daha fazla etkilerler. Bazen, kolay ya da haksız kazanılan başarılar saygınlıktan çok kızgınlık duyguları yaratır. O tür bir başarı, insanı yüceltmekten çok küçültür ve bu insanlar çok çabuk unutulurlar.