Gerçek karakter sahibi bir insanda gelişmiş bir onur (izzeti nefis) duygusu vardır. Bu duygu onu bayağı davranışlarda bulunmaktan korur, sözlerindeki ve davranışlarındaki kaliteyi yükseltir. O insan yalan söylemez, hile yapmaz, başkalarını aldatmaz, sorumluluktan kaçmaz, doğru ve dürüst bir insandır. Verdiği sözde durur, sözüne güvenilir bir insandır, yüksek etik değerlere sahiptir, kişisel çıkarları için onuruna leke sürdürmez. Onurunu korumak, kararlarında ve davranışlarında önceliği çok yüksek olan bir ölçüttür.
Onurlu olmak, yalnızca toplumda belirli konumlarda bulunan ya da belirli parasal güce, servete sahip olanlara özgü değildir. Bunun için ileri düzeyde eğitimli olmak da gerekmez. Konumu, gücü, serveti, eğitimi ne olursa olsun, karakter sahibi insanlar gizli de olsa açık da olsa onurlu davranırlar. Her şeyden önce, kendi vicdanlarına karşı sorumluluk duygusu taşırlar, başkaları için değil öncelikle kendileri için onurlu davranmaya önem verirler.
Onur, saygın bir lider olmanın temel koşullarından biridir. Gerçekten onurun ne olduğunu bilen bir lider, başkalarının, örneğin kendi ekibinde olanların, kendisine bağlı bulunanların ve aynı zamanda kendisiyle aynı düzeydeki çalışma arkadaşlarının kişiliklerine, düşüncelerine ve duygularına saygı gösteren, onların onurlarını gözeten bir insandır. Lider, başkalarının onurunu rencide edecek bir hata işlemektense kendisinden ödün vermeyi, özveride bulunmayı tercih eder. Gerçek lider, kendisi kadar şanslı olmayanların zayıflıklarını, hatalarını, başarısızlıklarını anlayışla ve hoşgörüyle karşılayan insandır. Onları özellikle başkalarının yanında aşağılayan, dışlayan, küçük düşüren sözlerden ve davranışlardan özenle kaçınır.
Onurlu bir insan hiçbir zaman servetiyle, gücüyle ya da yetenekleriyle övünmez, başarılarından dolayı aşırı gurur (kibir) göstermez. Bu insan, bir başkasının hatasından ya da başarısızlığından dolayı da hemen kendini haklı veya üstün gösterecek bir gerekçe arayışına girmez. Başkalarının onurunu korumaya da kendi onuru kadar önem verir. Konumundan aldığı güçle fikirlerini zorla bir başkasına kabul ettirmeye çalışmaz, başkalarının fikirlerini sabır ve dikkatle dinler, eleştirilere açıktır, başkalarından öğrenmeye isteklidir. Kendi fikirlerini rahat ve güvenli bir şekilde ifade ederken baskıcı, zorlayıcı değildir. İnandığı görüşlerini savunur, başkalarını akılcı bir biçimde ikna etmeye ve etkilemeye çaba harcar.
Onurlu insanlar, yaptıkları iyilikleri ya da özverileri abartarak ve başa kalkarak anlatmaz, bunu onları rencide edecek şekilde tekrarlayarak dile getirmezler. Karşısındakinin onurunu inciten, kendisini zayıf ya da kötü hissetmesine neden olan bu davranışlar saygısızlıktır.