Japon Yönetim Sanatı

Kütüphanemden Seçmeler 2

1970’lerin sonlarında Batılı şirketler, Japon şirketlerinin olağan üstü başarılarını fark etmeye başladılar. Çelik, gemi inşa, saat, fotoğraf makineleri, otomobil ve elektronik gibi bir­çok sektörde Japonlar, Amerikalı ve Avrupalı şirketleri ardı ardına geçiyor, pazarlarda onlara açıkça meydan okuyorlardı.

1980’lerde Japon şirketlerinin rekabetçi üstünlüğü ABD şirketleri için ciddi bir endişe kaynağı olmuş; şirketlerde, üniversitelerde, danışmanlık firmalarında, televizyonlarda, seminerlerde Japon başarısı araştırmaların ve tartışmaların odak noktasını oluşturmuştur. İşçilik ve sermaye maliyetlerinden toplam kalite yaklaşımına, hükümetin modernleşme teşviklerinden ülkenin silahsızlandırılmış olmasına kadar değişen birçok nedenden söz edilmiştir.

Bu açıklamaların hemen hepsinde gerçek payı bulun­sa da bunların hiçbiri Japon şirketlerinin başarısını tam olarak açıklamıyordu. Hemen her neden için öne sürülebilecek karşı görüşler vardı.

Japon başarısını yönetim teorisiyle ilk açıklayanlar, aynı zamanda McKinsey & Company firmasının danışmanları olan, Stanford üniversitesinden R. Pascale ve Harvard Üniversitesinden A. Atos olmuştur. 1981 yılında yayınlanan The Art of Japanese Management (Japon Yönetim Sa­natı) isimli kitaplarında Pascale ve Atos, Japon başarısının ana nedeni olarak üstün yönetim teknikleri görmüşler ve Japon iş yapısından öğrenilecek tek önemli dersin “yönetimin nasıl olması gerektiği” olduğunu öne sürmüşlerdir.

Yazarlar, bu görüşlerini kanıtlamak için daha sonraları McKinsey Modeli olarak da isimlendirilen bir yaklaşımla Japon ve Amerikan yönetim tarzlarını Matsushita ve ITT firmalarını örnek olarak inceleyerek karşı­laştırmalı bir şekilde yedi boyutta incelemişlerdir.

Yazarlara göre, strateji, yapı, sistem, beceriler, insanlar, tarz ve paylaşılan değerler şeklin­de sıralanan yedi yönetim boyutundan ilk üçü, Amerikan şirketlerinin neredeyse mükemmelliğe ulaştığı katı-somut unsurlardır. Diğer dört boyut ise Amerika’da o dönemde tam olarak anlaşılamayan yumuşak-soyut unsurlardır.

Yazarlar, bu boyutları tanımladıktan sonra, Japon şirketlerinin başarısında anahtar rol oynadığını düşündükleri paylaşılan değerler, inançlar, sosyal uyum gibi konuları ve kavramları da içerecek şekilde kurum kültürünün önemine dikkat çekmişler; diğer altı temel yönetim boyutundan sonra, bütün bunlardan çok daha fazla önem taşıyan paylaşılan değerleri yani kurum kültürünü modellerinin merkezine yerleştirmişlerdir.

Yazarlar, Amerikan şirketlerinin, kurum kültürü, paylaşılan değerler ve inançlar, üst amaçlar gibi konulara ve kavramlara önem vermediklerini. Japonya’da ise yönetimin temel görevinin insanların ekonomik, sosyal, psikolojik ve ruhsal ihtiyaçlarının karmasının bütününü yönetmek olarak görüldüğünü vurgulamışlardır. Amerika’da iş, bir insanın hayatının diğer kısımlarından ayrı ve farklı bir olgu olarak kabul ediliyor, iş ortamlarında yaşamının diğer boyutlarında olduğundan tümüyle farklı davranması ve farklı bir kişilik sergilemesi normal görülüyordu.

Pascale ve Atos, ayrıca, karar alma tarzları arasındaki farklılığa da dikkat çekmiş, Amerikalıların hiyerarşik karar alma tarzına karşın Japonların ortak görüş oluşturarak karar aldıklarını vurgulamıştır. Amerikalı iş insanlarının Japonlar gibi uzun dö­nemli vizyonla değil, parçalar halindeki yönetim teorilerine, geçici heveslerle ardına düşülen moda akımlara göre işlerini yönettiklerini öne sürmüşlerdir.

Yazarlar, kitabın sonuç bölümünde, amaçlarının yeni bir “model” geliştirmek ya da akademik çevreye hitap etmek olmadığını, yöneticilere organizasyonlarının karmaşıklığını algılamaları için daha etkili bir yol geliştirmelerine yardımcı olmak istediklerini belirtmektedirler. Kitabın önemli bir amacının karşılaştırmalar yoluyla yönetim anlayışını geliştirmek ve dikkatli bir değişim için yön gösterecek şekilde Amerikan şirketlerine bir ayna tutmak olduğunu vurgulamaktadırlar.

Yazarlar, Japonların yönetim tekniklerinin veya yönetim ve kültürel felsefelerinin bütün olarak doğrudan kopyalanmasını önermemekte, ancak tekniklerinin bazı parçalarının Amerikan iş iklimine uygun olabileceğini kabul etmektedirler.

Bu yazı Uncategorized içinde yayınlandı ve , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.