Kutuplaşmış Düşünme

Kutuplaşmış Düşünme veya Siyah ve Beyaz Düşünme, “ya hep ya hiç” ilkesiyle ile tanımlanan mantıksız bir düşünme tarzıdır. Bu, gerçekçi olmayan beklentilere sahip insanların gri alanları görmemesidir; bu nedenle, onlar, sıklıkla hayal kırıklığına uğrarlar, acı çekerler ve sinirlenirler. Örneğin, son derece rekabetçi ve hırslı kişiliğe sahip bir kişi her zaman “bir numara” olmasının gerektiğine inanır, bir başkasının kazanmasına, öne çıkmasına tahammül edemez. Kutuplaşmış Düşünme, en yaygın bilişsel bozulmalardan biridir.

Kutuplaşmış düşünen bir kişi, zıt kutuplardaki senaryoları değerlendirme eğilimindedir. Sadece en iyi ve en kötü olasılıkları görür ve bu iki uç noktalar arasında bir şeyler düşünmekte zorlanır. Önemli bir depresif bozukluğu olan bireylerin düşünce türüdür. Biraz olumsuz bir olayı son derece olumsuz görme eğilimindedirler. İfadelerinde katılık ve aşırılık vardır, orta yol yoktur.

Kutuplaşmış düşünceye ve bunun sonucu olan dile, davranışa, alışkanlıklara ve kişiliğe sahip bir kişi, yansıtıcı düşünme ve özeleştiri ile bu durumu fark ettiğinde güvendiği iş arkadaşlarından ve ailesinden yardım alabilir. Onların yeterince tarafsız olamadığını ya da düşünce tarzının depresyon ve endişe düzeyini çok yükselttiğini ve davranışlarının uç kişilik bozukluğu belirtileri gösterdiğini gördüğünde profesyonel bir terapistten yardım alması en doğru yol olacaktır.

Şirketlerde Kutuplaşmış Düşünme

Şirketlerde kutuplaşmış düşünme eğilimi, özellikle, çatışmacı durumlarda bir veya iki tarafın çatışmanın aşırı basitleştirilmiş bir görüntüsüne sahip olması durumunda gerçekleşir. Bir tarafı iyi ve diğer tarafı kötü olarak gören bir değer yargısı vardır. Yanlış sunumlar, yorumlar ve önyargılar çatışmanın ele alınış şeklini kontrol etmektedir. Ortadaki soruna odaklanmak yerine, taraflar diğerini suçlamaya ve kendilerini haklı çıkarmaya odaklanmaktadır. İçgüdüsel olarak taraflar kendi konumlarını haklı göstermek için saldırgan ve savunmacı olacaklar ve sonuç, büyük olasılıkla, çözüme gitmek yerine düşmanlığın artması şeklinde ortaya çıkacaktır. İlişkideki her kişi diğerini aşırı duygusal ve mantıksız davranmakla suçlayacaktır. İlişki, çatışmanın azalması ve yumuşama yerine daha da artması ile süregidecektir. Çatışmanın kendi haline bırakılması durumunda ise sonuçlarının daha da yıkıcı olma olasılığı çok yüksek olacaktır.

Kutuplaşmış düşünce, bazen otoriter bir tarz benimsemiş olan yöneticilerin bilerek ve isteyerek ekip ya da şirket çapında yerleştirmek istedikleri bir anlayışa da dönüşebilir. Bu tür yöneticiler, böl ve yönet ilkesine göre davranarak ve kişileri, ekipleri, birimleri kutuplaştırarak kendi güçlerini pekiştirmeye odaklanırlar. Kendi elemanlarına diğer ekipleri/birimleri adeta düşman göstererek ve kendilerine zarar vereceklerine inandırarak liderlik gücü kazandıklarını düşünürler. Şirket içinde açık ve dürüst iletişimi bozarak, güven duygusunu yok ederek, hatta düşmanca duyguları ateşleyerek kendi ekipleri/birimleri üzerinde otorite/baskı kurarlar.

Kutuplaşmış düşünceyi kendi çıkarlarına kullanmak isteyen yöneticiler, çatışmacı durumların üstüne giderler, kapanmış sorunları yeniden canlandırırlar, anlaşmazlıkları büyütürler, departmanlar arası rekabeti adeta bir iç savaşa dönüştürürler. Onlar, çoğu zaman, şirketlerine rakiplerin verdiğinden daha büyük zararlar verirler.

Kutuplaşmış düşünme, çalışanların aşırı uçlarda davranışlar göstermesine neden olur; ya bir görevin üzerine takıntılı bir şekilde düşerler ya da son dakikaya erteler, işten kaçmak için ellerinden geleni yaparlar. Yöneticiler, kutuplaşmış düşüncenin belirtilerinin izlenebileceğini ve ‘tedavi edilebileceğini’ bilmeli ve gerekli önlemleri almalıdır. Sorunlar, doğru analiz edildiğinde, sonuç genel performansta bir iyileşme olacaktır.

Kutuplaşmış düşünmenin ekip/şirket çapında yaygınlaşmasını ve yerleşmesini önlemek isteyen yöneticilerden öncelikle, etkin çatışma yönetimi becerilerine sahip olmaları, dinamik, esnek ve yaratıcı olduğu kadar nesnel ve tutarlı bir yaklaşım sergilemeleri beklenir. Onlar, soruna yaklaşım tarzlarının çatışma sürecini doğrudan etkileyeceğini bilmeli, dahası, çatışmayı görmezden gelmelerinin ve sessiz kalmalarının süreci olumsuz etkileyeceğini görmelidirler.

Bu yazı Kişisel Gelişim, Yönetim içinde yayınlandı ve , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.