Orta Düzey Yönetici

1990’lardan başlayarak, son 20-30 yılda şirketlerde orta düzey yöneticilerin sayısının ve öneminin azalacağına ilişkin görüşler ve beklentiler olmuştur. Şirketlerde hiyerarşinin azaltılması, basık organizasyon yapısı ve yalın yönetim anlayışının benimsenmesi bu görüşü desteklemiştir. İletişim teknolojisinin gelişmesi ve uzaktan çalışma trendleri de organizasyonlarda küçülmeyi hızlandırmış ve üst yöneticilerin çalışanlarla doğrudan etkileşimini kolaylaştırmıştır.

Tüm bu gelişmeler, orta düzey yöneticilerin gerekliliğinin sorgulanmasına neden olmuştur. Orta düzey yöneticiler, çevikliği ve esnekliği azaltan, karar alma sürecini yavaşlatan, örgütsel maliyetleri yükselten kişiler olarak görülmüştür. Şirketlerin küçülme veya yeniden yapılanma süreçlerinde orta düzey yöneticiler varlıklar olarak değil masraf kalemleri olarak algılanmıştır. Sonuçta, şirketlerdeki tüm değişim girişimlerinde orta düzey yöneticiler hedef olmuşlar ve zarar görmüşlerdir.

Gerçekte, orta düzey yöneticilerin işi hiçbir zaman kolay olmamıştır. Onlar, bir kum saatinin ortasındaki boğum yeri gibi her zaman baskı altındadır. Çalışanların motivasyon artırıcı eylem beklentileri ile üst yönetimin performans yönündeki baskıları üst üste, art arda gelmektedir. Her iki durumda da orta düzey yöneticinin inisiyatif ve sorumluluk almasını gerektirmektedir. Orta düzey yöneticiler, konumlarını korumak ve ilerlemek için hem üst yönetimin güvenini ve takdirini kazanmak hem de ekiplerinin desteğini almak zorundadırlar. Kendilerine verilen hedefleri gerçekleştirmeleri, ekiplerinin adanmışlığına, motivasyonuna ve performansına bağlıdır.

Orta düzey yöneticiler, özellikle değişim dönemlerinde çok zorlanırlar. Üst yönetimin -çoğu zaman geçici- arzuları doğrultusunda kendilerinden “organizasyonu değiştirmeleri” istendiğinde farklı yönlere çekildiklerini hissederler. Genellikle çoklu önceliklere odaklanmak için ihtiyaç duydukları bilgiden ve liderlik yönlendirmesinden yoksundurlar. Orta yerde yakalanmışlar ve kafaları karışmıştır. Ekiplerindeki tedirginlik, direnme ya da geri çekilme eğilimi ile baş etmekte zorlanırlar. Genellikle, kendilerini bir taraftan ekip üyelerinin ihanetine uğramış ve diğer taraftan üst yönetimin terk ettiği, suçladığı ve yanlış anladığı (ve anlamak istemediği) kişiler olarak görürler.

Günümüzde, hızla değişen çevresel koşullar nedeniyle şirketlerin “planlara sadık kalarak ve riskleri en aza indirerek hedeflere ulaşma” anlayışından uzaklaşmaları ve belirsizlik ortamında sürekli daha iyiyi arayan öğrenen organizasyonlara dönüşmeleri, orta düzey yöneticilerin rollerini değiştirmiş ve önemlerini artırmıştır. Şirketler, değişimin hızından daha hızlı öğrenmedikleri takdirde rekabetçi üstünlüğü elde edemeyeceklerini daha iyi anlamışlardır. Öğrenen organizasyon yaklaşımında, şirket çapında öğrenmenin sürekliliğini sağlama ve öğrenilenleri uygulamaya taşıma görevini üstlenecek olanlar, doğal olarak orta düzey yöneticilerdir.

Gerçekte, orta düzey yöneticiler, şirket stratejilerinin uygulanmasında önemli ve güçlü roller üstlenebilirler ve şirketlerinin çok farklı sonuçlar elde etmelerini sağlayabilirler. Ancak, bu, onların görevlerinin yeniden tanımlanmasını gerektirmektedir.

Öncelikle, patron-eleman ilişkisine, talimatlar yoluyla işlerin yapılmasına ve astlar ve üstler arasındaki mesajları/raporları taşıma rolüne son verilmelidir. Kullanılan sözcükler değiştirilmeli, orta düzey yöneticinin işi, takım üyeleri arasında sürdürülen fonksiyonel ilişkilere ve müzakerelere dayalı problem çözme ve karar alma süreçlerine dönüştürülmelidir.

Orta düzey yöneticiler, iş tanımlarıyla belirlenen görevler dizisini yerine getirmenin baskısından kurtarılmalı, inisiyatif ve sorumluluk alan, inovatif projeler geliştiren girişken bireylere dönüştürülmelidir. Dar fonksiyonel odaklanmanın ötesine geçmeleri ve fonksiyonlar arasında işbirliği anlayışıyla çalışmaları sağlanmalıdır.

Orta düzey yöneticiler, günümüzde ve gelecekte, esnekliği ve çevikliği önemseyen, sonuç-süreç odaklılığını dengeleyen ve ekiplerindeki insanları kontrol eden değil, onlara koçluk yapan kişiler olarak şirketlerdeki varlıklarını ve önemlerini koruyacaklardır.

Bu yazı Uncategorized içinde yayınlandı ve , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.