Akıl

  Akıl insanın çok değerli bir varlığıdır. Huzurlu, başarılı ve güvenli bir yaşamın önkoşulu akıl sağlığıdır. Çoğu insanın kıymetini bilmediği ve büyük potansiyelinden gereğince yararlanamadığı bir servettir. Aklın kıymetini bilmek, aklı kullanmak, akla ve akıllı insanlara danışarak yaşamak akıllı insan olmanın gerekleridir. Eğitim almak, bilgi ve deneyim sahibi olmak her zaman akıllı olmak anlamına gelmez. Eğitimli ve deneyimli olduğu düşünülen bazı insanların son derece akılsızca kararlar aldıkları ve büyük hatalar yaptıkları sıklıkla gözlemlenebilmektedir. Diğer taraftan, çok akıllı kararlar alan ve akıllıca davranan bazı insanların da fazlaca eğitimli ya da deneyimli olmadıklarını öğrenmek de şaşırtıcı olmakla birlikte mümkündür. Bu insanlar çok büyük olasılıkla bilgi ve deneyime sahip olan ancak bunları kullanamayan insanların birikimlerinden doğrudan ya da dolaylı yararlanan ve bunları etkili bir şekilde kullanmasını bilen insanlardır.

Akıl, bilgi, görgü ve deneyimlerin bütünleştirilerek hayatın amaçları doğrultusunda kullanılmasıdır. Kullanılmadığı sürece bilgiye ya da deneyime sahip olmanın bir anlamı yoktur. Akıllı insan sahip olduğu bilgiyi ve deneyimi, işleyerek, yorumlayarak, kendisine ve çevresine fayda yaratacak şekle dönüştürerek yerinde ve zamanında kullanabilen insandır. Akıllı insan bilginin ve deneyimin önemini bilir, bunlara sahip olanlara ve kullananlara değer verir, onlarla bir arada olmaya ve çalışmaya özen gösterir. Bu nedenle, gerçekten akıllı insanlarla karşılaşmayı ve onlarla bir arada olmayı istemek, işyerini ve iş arkadaşlarını seçerken buna özen göstermek gerekir.

İnsanların çoğu yeterince akıllı olduklarına inanırlar ve kendi akıllarına çok güvenirler. Yaptıkları belli işleri, elde ettikleri başarıları da akıllarının kanıtı olarak görürler. Kendilerince hep doğruyu görmüşler, en iyiyi seçmişler ve hep haklı çıkmışlardır. Kendilerine sorduğunuzda onlardan daha akıllısı yoktur. Başkalarına akıl verirler, herkesin kendilerine akıl danışmasını beklerler. Çoğu kez, başka insanların kararlarını ve davranışlarını akılsızca bulurlar, onları akılsızlıkla suçlar ve eleştirirler.

Diğer taraftan bazı insanlar da kendi akıllarına hiç güvenmezler. Aldıkları kararlar ve yaptıkları hatalar için kendilerini akılsızlıkla suçlarlar, acımasızca eleştirirler. Çok basit, günlük işleri için dahi birilerinden akıl alma ihtiyacını hissederler. Akıl danışmadan, başkalarıyla konuşmadan bir işe girmezler. Kendilerine sorulduğunda hep yaptıkları akılsızca işlerden, hatalarından söz ederler. Belki, bir zamanlar çok güvendikleri ve sevdikleri birileri tarafından akılsızlıkla suçlanmışlar, onlardan etkilenmiş ve çaresizliği öğrenmişlerdir.

Bir insanın yalnızca kendi aklına güvenmesi kadar aklından şüphe etmesi de yanlıştır. Akıl, belki az belki çok ancak her insana verilmiştir. İnsanın aklına sahip çıkması ve onu kullanarak geliştirmesi gerekir. Akıl yetenekleri kullanılmadığında körelir. Aklı geliştirmenin yolu, onu her zaman sorgulamaya, araştırmaya, öğrenmeye ve dış dünyayla etkileşime açık tutmak, akıl alıp akıl vermeye her zaman hazır ve istekli olmaktır.

Başkalarından akıl almak ve istenildiğinde akıl vermek etkili insan ilişkilerinin bir parçasıdır. Akıllıca davranmak bunu gerektirir. Bir insanın her şeyi bilmesi, her konuda fikir üretebilecek, karar alabilecek birikime ve görüş açısına sahip olması beklenemez. Bu nedenle, başkalarının aklından, bilgi ve deneyim birikimlerinden yararlanmak son derece doğaldır ve olması gerekendir.

Bu yazı Kişisel Gelişim içinde yayınlandı ve , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.