İş yaşamında insanların temel amaçları başarılı olmak, girişimlerinden ve eylemlerinden arzuladıkları etkili sonuçları almaktır. Ancak, başarıyı elde etmek için çaba göstermek ve karşılaşılan engellerle baş etmek gerekir. Bu engellerin en önemlisi amaç doğrultusunda gösterilen çabalar süresince yaşanan olumsuz duygulardır.
Başarısızlığa neden olan duyguların başında motivasyon kaybı, istek ve coşkunun yokluğu gelmektedir. Başarılı olmak için güçlü bir istek, coşku ve tutku duymayan bir insanın başarılı olması kolay değildir. İsteksizlik, kayıtsızlık, umursamazlık ve sorumsuzluk kaçınılmaz olarak başarısızlığa götürecektir. Yaşama sevinci ve çalışma / başarma coşkusu olmadan yapılan işlerden başarı beklemek aşırı iyimserlik olacaktır.
Bir başka önemli neden, kendini beğenme, daha açık bir ifadeyle kibir duygusudur. Kendini ve yetkinliklerini abartılı bir şekilde üstün gören insanlar, başarılı olmak için çaba göstermeye gerek görmeyeceklerdir. Hatalarını ve başarısızlıklarını kabullenmeyenler, öğrenmeye, kendilerini geliştirmeye açık olmayacaklardır. Bu insanlar, hatalarıyla da yüzleşmeyecekler, olumsuz deneyimlerinden ders çıkaramayacaklardır.
Korkaklık duygusu bir başka başarısızlık nedenidir. Korku, zor durumlarla karşılaşmaktan ve risk almaktan kaçınmaya neden olurken diğer taraftan da başarı fırsatlarının kaçırılmasına neden olabilmektedir. Yeni deneyimlerden kaçınan, konfor alanlarından çıkmaya cesaret edemeyenler fırsatları değerlendiremezler. Başarıdan emin olmadıkları alanlardan uzak duranlar; değişemezler, gelişemezler ve dar bir alanda sıkışıp kalırlar.
Bazı insanlar, olumsuz bir zihinsel tutumla kendilerini sürekli olarak suçlarlar, eleştirirler ve küçümserler. Onlar, adeta sürekli bir suçluluk ve utanç duygusu içindedirler. Yetersiz, eksik, hatalı olduklarına; başarıyı ve kazanmayı hak etmediklerine inanırlar. Şüphesiz, bu duyguları yaşayan bir insanın özgüven sahibi olması, sorumluluk alması ve girişimlerinde başarılı olması beklenemez. Utanç, insanın içini kemiren ve ruhunu çökerten bir duygudur.
Başarısızlığa neden olan duygular arasında güvensizlik çok önemli bir yer tutmaktadır. Güvensizlik, genelde özgüvenin olmaması, başkalarına güven duyulmaması ve güvenilir olamama şeklinde üç boyutta ortaya çıkmaktadır. Güvensizlik duygusu yaşayan insanlar gerçekte var olmayan engelleri görürler ve kendilerini olumsuzluğa koşullandırırlar. Güvensizlik ruhsal enerjiyi azaltır, düşüncelerin ve davranışların odaklanmasını zorlaştırır. Engeller daha büyük, tehditler daha korkutucu görünür.
Gerek iş ortamlarında gerek özel yaşamlarında başarılı olmak isteyenler, her şeyden önce; başarısızlıktan korkmadan, kendilerini gerçekçi değerlendirerek, kendilerine ve başkalarına güvenerek, yüksek bir istek ve coşkuyla çalışmalarını sürdürmelidirler. Başarısız olduklarında da bunu dert etmeyip, bir ders olarak görmelidirler. Başarısızlık, tutkuyu beslediği ve yaratıcılığı ateşlediği ölçüde denenmeye değer bir süreçtir.