Başarılı insanlarda ve başarılı şirketlerde dikkatleri çeken bir özellik özgüvenlerinin yüksekliği ve iyimserlikleridir. Onlar problemleri çözeceklerine ve başarılı olacaklarına inanmaktadırlar. Eğer karar verirlerse her şeyi yapabilecekleri konusunda kendilerine güvenmektedirler. Ne kadar zor olursa olsun önlerine çıkabilecek engelleri aşabileceklerini düşünmektedirler. Kendi kapasiteleri ve yetkinlikleriyle ilgili özgüvenleri ve iyimserlikleri içselleştirilmiş bir özelliktir. Çünkü onların amaç, güven, inanç ve gurur gibi ortak duyguları bulunmaktadır.
Amaç duygusu: Açık belirlenmiş ve net biçimde ifade edilmiş vizyon, misyon, amaç, hedef cümleleri kurabilmektir. Kendilerini başarılı, yenilikçi ve kalıcı olarak görmeleri ve göstermeleri içeriden ve dışarıdan daha iyi olma yönünde uyarıcı bir baskının doğmasına yardım edecektir. Güçlü rakiplerinin olmasından rahatsız olmazlar, tam tersine kendilerini daha sıkı çalışmaya zorladığı için rekabetin yararlı olduğuna inanırlar. Onlar, rekabetin farklı düşünmelerine ve iyileştirmelere yönelik bir baskı oluşturduğunun farkındadırlar ve bunu isterler. Bu nedenle, sağlıklı bir baskının olmasını da beklerler. Kendilerine nereye gittiklerinin ve beş ya da on yıl sonra nerede olacaklarının soruları sormasını isterler. Bu baskılar onların uzun dönemde yenilikçi ve başarılı olmasının adeta tetikleyicileridir.
İnanç duygusu: Başarılı insanlar ve şirketler kapasitelerine ve yeteneklerine içtenlikle inanmaktadırlar. Aynı zamanda başarı konusunda güçlü bir iyimserlik duygusuna sahiplerdir. Sahip oldukları kaynaklar ve olanakları bilerek, onları etkin kullanarak, istek ve heyecanlarıyla bir araya getirerek uzun dönemde tüm problemlerin çözüleceği yönünde güçlü bir umutla çalışmaktadırlar.
Kalıcı ve yenilikçi olma yönündeki girişimlerinin gerekliliğiyle ilgili bir endişeleri yoktur. Topluma ve çevreye katkı sağlarken kendi çıkarlarına da hizmet ettiklerine inanırlar. Girişimlerin performansını ölçecek göstergeler ya da ölçekler aramazlar. Çabalarını getirileri veya geri dönüşleri konusunda güçlü deneyimlerle oluşmuş sağlam kanaatlerine inandıkları için performans göstergelerine ihtiyaç duymazlar.
Gurur duygusu: Başarılı insanlar ve şirketler kendileri olmaktan doğan bir gurur duygusunu taşımaktadırlar. Bu duygu aynı zamanda onları işleri belirli bir şekilde yapmaya zorlayan bir araç olmaktadır. Başarılı, yenilikçi ve kalıcı olma konusundaki bilinilirliklerini ve toplumdaki saygınlıklarını kaybetmek istemezler. Bunları kaybettiklerinde marka değerlerini de kaybedeceklerini bilirler.
Bu gurur duygusu, yalnızca işle ve iş ortamıyla sınırlı kalmaz, insanların ve şirketlerin günlük eylemlerine de yansır. Onların yaşama ve işe bağlılık duygularını ve kendilerini adamalarını pekiştirmede önemli bir rol oynarken diğer taraftan onların kendilerini mutlu hissetmelerini, topluma bir katkıda bulunmanın gururunu yaşamalarını, yaşamlarına farklı bir anlam vermelerini de sağlar. İnsanlar ve şirketler, iyi bir amaç için doğru yönde bir şeyler yapmış olduklarını düşünerek kendilerini daha iyi hissederler.
Güven duygusu: Başarılı insanlar ve şirketler, güven duygusunun; özgüven, başkalarına güvenmek ve güvenilir olmak şeklinde üç boyutunun olduğunun farkındadırlar ve bu üç boyutu birlikte ve dengeli geliştirme konusunda ustalaşmışlardır. Güven ve saygınlık, kalıcı başarılar elde etme iddiasında bulunan insanların ve şirketlerin bilinilirlikleri ve rekabetçi üstünlükleri açısından son derece önemlidir. Onlar, güvenilirliklerinin marka değerleri açısından anahtar bir stratejik varlık olduğunu bilirler. Amaçlarını elde edemediklerinde de saygınlıklarından çok şey kaybedeceklerinin farkındadırlar. Bu nedenle; isimlerini, saygınlıklarını ve güvenilirliklerini yönetme konusunda her zaman çok dikkatli davranırlar.