Şirketlerin önemli bir kısmı, ana amaçlarını açıklıkla belirleyemedikleri gibi, bunların önemini ve çalışanlar için ne anlama geldiğini de açıklayamamaktadır. Yöneticiler, insanlara yalnızca ne yapmaları gerektiğini ve bunları ne zaman ve nasıl yapacaklarını söylerler. Üstelik bunun onların üretken olmaları ve işlerinden tatmin duygusu sağlamaları için yeterli olduğunu düşünürler. Bu nedenle, birçok şirkette çalışanlar, şirketin amaçlarına ve başarısına nasıl katkı sağlayacakları konusunda belirsizlik ve kararsızlık yaşarlar.
Şirketlerin çoğu, önemli zaman ve kaynak harcayarak, genellikle danışmanlardan da yararlanarak vizyon cümleleri yazmaya ve stratejiler belirlemeye çalışır. Ancak, bu iddialı büyük amaçları gerçekleştirebilmek için çoğu zaman hemen hiçbir şey yapmazlar. Onlar, ustalıkla yazılmış vizyon ve misyon cümlelerine belki de gerçekten inanırlar. Ancak bu cümleleri çalışanlar için bireysel hedeflere dönüştürme, onların işlerini açıklığa kavuşturma ve misyon cümlesiyle belirlenen görevlerin yerine getirilmesini sağlama konusunda başarısız kalırlar. Onlar, bireysel amaçların elde edilmesinin ve belirli aşamalara ulaşılmasının şirketin genel amacına nasıl katkı yapacağını da açıklayamazlar.
Yöneticilerin ortak amacı belirlemeye önem vermemesi ya da bunu başaramaması, vizyon ve misyon cümlelerinin ilham verici ve motive edici etkisinin organizasyonun tüm katmanlarına yaygınlaştırılmasını engelleyecek, çalışanlarda vizyon ve misyonla ilgili şüphelerin doğmasına neden olacaktır. Bu yöneticiler, kısa bir süre sonra insanların kendilerinden istenenlerin bir adım ötesinde çaba göstermediklerini, şirketin amacıyla artık ilgilenmediklerini ve amaca katkıda bulunmaya isteklerinin kalmadığını göreceklerdir.
Bir şirkette çalışanların belirli bir kesimi, yalnızca yapılması gerekenleri yaparlar. Hatta, çoğu zaman kendilerinden beklenenleri karşılamakta da zorlanırlar. Elde ettikleri sonuçlar genellikle beklentilerin altındadır. Hedeflerini düşük tutmak için çaba gösterirler. Hemen her zaman işin gerektirdiğinden daha uzun bir süre ve daha fazla bütçe talep ederler. Kendilerini güvenceye almak için düşündükleri bu ek zamanı ve bütçeyi de sonuçta haklı çıkmak için sonuna kadar kullanırlar. Şirketi değil kendilerini kurtarmaya çalışırlar.
Etkili yöneticiler zorlayıcı, mücadele gerektiren ancak önemli gelişme ve kazanma fırsatları içeren amaçlar belirlerler. Onların bu şekilde büyük, heyecan veren, iddialı amaç ve hedefler belirlemesi çalışanların odaklanmasını ve daha büyük coşkuyla destek vermesini sağlayacaktır. Bu tür amaç ve hedefler, insanların işlerini gerçekten önemli ve anlamlı bir sonuçla bağdaştırmalarını ve kendilerini önemli görmelerini sağlayacaktır. İş yaşamındaki insanların çoğu, yaptıkları işlerde daha büyük amaçlar görmek ve çabalarının değerli bir amaca katkı sağladığından emin olmak istemektedir. Yöneticilerin başkalarına ilham vermesinin ve onları motive etmesinin yollarından biri, onlara açık bir biçimde amaç duygusunu kazandırmak ve bu amacı elde etmenin önemini anlamalarına yardımcı olmaktır.
Zorlayıcı, iddialı amaçlar belirlemede başarılı olamayan yöneticiler, aslında yönettikleri insanlara ilham verme konusunda etkili bir araçtan yoksun kalmaktadırlar. İnsanlar yalnızca aylık, dönemlik ya da yıllık hedefleri tutturmaya çalışmak yerine anlamlı ve iddialı bir amaç için çalıştıklarında çok daha fazla çaba gösterir, daha iyi performans elde eder ve daha fazla iş tatmini sağlarlar.