Eğiticilik ilginç, zevkli, doyurucu ancak oldukça zor bir uğraştır. Başlangıçta birçok kişiye çekici bir meslek olarak görünebilir. Ancak, birçok kişisel özellikleri ve yetkinlikleri gerektirir ve bunların sürekli olarak geliştirilmesi gerekir. Eğitim sektöründeki rekabet ve daha önemlisi eğitimin müşterileri kendini yenilemeyen eğiticilere yaşam hakkı tanımaz.
Eğiticiliği bir meslek olarak zorlaştıran belki de en önemli neden, doğuştan var olması gereken ve sonradan geliştirilme olanağı bulunmayan insan sevgisine dayanmasıdır.
İnsanları eğitmek, gerçekten sevilmediğinde ve istenmediğinde yapılabilecek bir iş değildir. Bir diğer ifadeyle, başarılı eğiticiler başkalarını eğitmeyi gerçekten arzulayan insanlardır. Eğiticiliği yalnızca tutkuyla sevenler, bir iş ve meslek olarak bu alanda başarılı ve uzun soluklu olurlar.
Eğitimlerde bilgi ve deneyimini etkili bir biçimde aktaran, katılımcıların eğitim amaçları doğrultusunda yeni bilgi, beceri ve tutumlar kazanmasını sağlayan eğiticiler yüksek performanslı olarak kabul edilirler. Eğiticinin performansı konuya odaklanmasına, yapmak istediklerini yapabilmesine ve bu işe kendini adayabilmesine bağlıdır. Odaklanmak konuyu bilmeyi, konuyla ilgili güncel ve geçerli bilgi birikimine sahip olmayı ifade eder. Yapabilmek, uygulamalar ve deneyimlerle pekiştirilen platform / sunum becerileri anlamındadır. Uygun ortamlarda ve yeterli deneyimle herkes beceri geliştirebilir. Adanmak ise zihinsel tutumla ilgilidir. Bir kişi işine ve ilişkilerine olumlu bakıyorsa, zevkle ve istekle yapıyorsa, kendisiyle barışık ve insanlara karşı duyarlıysa kendini işine adayarak çalışacaktır.
Yüksek performanslı eğiticiler, işlerine odaklanırlar ve ne yapacaklarını bilirler. Konularında kendilerini yetiştirmişlerdir. Uzmanlıklarıyla katılımcıların güvenini ve saygısını kazanırlar. Kendi alanlarındaki gelişmeleri izlerler, kitaplar okurlar, konu uzmanlarıyla bağlantılıdırlar ve konunun tartışıldığı platformlarda söz sahibidirler.
Yüksek performanslı eğiticiler işlerini nasıl yapacaklarını iyi bilirler. Farklı eğitim yöntemlerinin nasıl işlediğini ve nasıl sonuçlar verdiğini deneyerek öğrenmişlerdir. Yöntemler konusundaki ustalıklarıyla eğitimin temposunu, canlılığını, esnekliğini ve etkinliğini olumlu yönde geliştirirler. Uygun yöntemleri yerinde ve zamanında kullanarak eğitimden beklenen sonuçları alırlar ve saygınlıklarını artırırlar.
Yüksek performanslı eğiticilerin belki de en önemli özellikleri işlerini sevmeleri ve bu işi niçin yaptıklarını çok iyi bilmeleridir. Eğiticiliği seçmelerinin anlamlı ve haklı gerekçeleri vardır. Mesleklerine inanmakta ve değer vermektedirler. İş tatmini sağlayan içsel ödülleri vardır. Kendini gerçekleştirme, kişisel bütünlüklerini kanıtlama, kendileri için çok anlamlı ve önemli olan misyonları yerine getirme gibi duygular yaşayarak motive olurlar. Başarılı eğiticiler, istedikleri ve sevdikleri bir işi yaptıkları için eğiticiliğin gerçekten güç ve yorucu olan uğraşlarını eğlenceli ve kolay bulurlar.
Bende bir üniversite öğrencisi olarak akademisyenlik düşünüyorum ama öğrencilere faydalı olamayacağım ve ders anlatamama korkum yüzünden tereddüt ediyorum.
Başarılı bir eğitici olmak için bence tek ön koşul istektir. Gerçekten istiyorsanız, emek ve zaman harcamaya da hazırsanız bilgi edinmeyi ve beceri kazanmayı zorluk ya da engel olarak görmeyin. Topluluk önünde konuşma korkusunu yenmek de zor değildir. Bunun en etkili yolu kalkıp konuşmaktır. Bu beceriyi pratik yaparak, sürekli deneyerek geliştirebilirsiniz. “Korkular” ve “Korkuları yenme” başlıklı blog yazılarımı da okumanızı öneririm. Sevgiler.
Teşekkür ederim verdiğiniz bilgiler için umarım bu korkumu yenebilirim.
Değerli Hocam,
“İş tatmini için içsel ödülleri vardır” cümlesi benim için oldukça anlamlı. Yalnızca eğitmenler için değil neredeyse her meslek için uygulanabilir.
Benim gözleyebildiğim kadarıyla bunu yapan insanlar her işte her alanda hevesli ve başarılı olabiliyor.
Sizin için anlamını biraz daha açabilir misiniz? Belki de başka bir yazıda 🙂
Saygılarımla,
İnsan herhangi bir işi sevgi ve tutkuyla yaparsa başarılı olur. Ancak, başarılar ilgi ve takdir görürse tekrarlanır ve sürdürülebilir olur. İlgi ve takdir beklentisi insancıl bir duygudur, bir işe çaba harcayan ve başaran insanın bunu beklemek en doğal hakkıdır. Ancak bunları her zaman başkalarından beklemeye de gerek yoktur. İnsanlar kendilerine değer vermeli ve kendi başarılarını takdir etmelidir. Bu, kendini beğenmişlik, bencillik ya da kibir değildir. İçsel ödüllendirmedir.