Değerler, inançların, olaylar karşısındaki duyguların, sergilenen tutumların ve çeşitli oluşumlara verilen tepkilerin bir karışımıdır. İnsanlar, açık veya gizli bir şekilde, sürekli olarak olaylara, fikirlere veya nesnelere iyi ya da kötü, uygun veya uygun olmayan, doğru veya yanlış gibi değerler atfederler. İş yaşamına ilişkin bu tür duygu ve düşünceler ise kurumsal değerleri ifade eder.
Günümüzde, değerlerle yönetim ve değerlere dayalı liderlik gibi kavramlar giderek daha fazla kullanılmaktadır. Kişisel ve kurumsal değerler; insanların yetiştirilme tarzları, yaşam deneyimleri, dinsel inançları, iş arkadaşları ve sosyal çevreleri tarafından biçimlendirilir. İnsanlar, neyin doğru neyin yanlış olduğu duygusuna sahip olarak dünyaya gelmezler. Değerler, insanların ihtiyaçlarını nasıl davranışlarla ortaya koyduğunu, gücü nasıl kullandığını, çatışmayı nasıl ele aldığını belirler. İş yaşamındaki yönetim tarzları gibi değerler de değiştirilebilir, geliştirilebilir veya tutarlılığı sağlamak için netleştirilebilir. Ancak, iş hayatında oluşan değerler, toplumsal ve bireysel değerlerden ayrı düşünülemezler, onlardan çok farklı olamazlar.
Sahip olunan değerlerin en önemli işlevi, bireysel ve kurumsal ihtiyaçları karşılayacak standartları insanlara sağlaması ve onların özgüven ve motivasyon duygularını geliştirmesidir. Belirli değerlere bağlılık insanın kendisine olan güvenini ve saygısını artırır. Ahlaka ve yetkinliklere ilişkin toplumsal ve kurumsal standartlara sahip olmak başkaları tarafından saygı duyulmayı da sağlar.
Gerçekte, anlamlı ve önemli olan değerler, bireyler ve kurumlar için arzulanabilir standartları temsil eden oldukça az sayıda temel fikirlerden ve inançlardan oluşur. Liderler, bu temel değerler arasından çeşitli nedenlerle farklı öncelikler belirleyebilirler. Örneğin özgürlük ve eşitlik değerlerinden özgürlüğe daha fazla değer verilirse hiyerarşiye ve bireyselliğe öncelik verilmiş olur. Her ikisine aynı düzeyde öncelik verilirse katılımcı ve demokratik bir yönetim tarzı tercih edilmiş olur. Eğer liderler her iki değeri de anlamlı ve önemli kabul etmiyorlarsa bu durum totaliter yönelimi ifade eder.
Tutarlı bir model veya sistem içinde düzenlendiklerinde değerler, kendini tercihlerde ve eylemlerde gösterir. İhtiyaçları karşılama biçimi ve çatışmaları çözme tarzı değerleri yansıtır. Eğer değerler kardeşlik, sevgi ve iyilik içeriyorsa çatışma çözme tarzı, kaybet / kazan çözümünün olması pahasına da olsa ilişkiyi sürdürme amacına yönelik olacaktır. Eğer adalet, eşitlik ve dürüstlük gibi değerlere inanılıyorsa bu çatışma çözmede işbirlikçi davranış tarzının seçileceğini gösterir.
Liderler, konuşmalarında inandıkları temel değerleri temsil eden sözcükleri sıklıkla kullanırlar ve bunlar aynı zamanda onların tutum ve davranışlarını haklı gösterecek sözcüklerdir. Liderlerin değerleri, izleyicilerinin davranışları konusundaki beklentilerini karşılayacak kurallar ve yol göstericilerdir.
Değerlere dayalı liderlik, insanlara değerlerini hatırlatır, gizli olanlarını açıklığa kavuşturur. Önemli ve öncelikli değerlerin belirlenmesini ve gerekiyorsa yeniden düzenlenmesini sağlar. Böyle bir lidere sahip insanlar, inanç ve değerlerini sorgular, sıralamasını yapar, önceliklerini belirler ve sonuçta kendi davranışlarını ve varsayımlarını yönlendiren değerler hakkında tam, doğru ve tutarlı bir bütünlüğe ulaşırlar.
Değerlere dayalı yönetim / liderlik tarzı, insanlar arasında bağlılık, inanç, güven, heyecan, coşku, mutluluk, gurur yaratacaktır. Böyle bir lider, üretkenliği ve yaratıcılığı artıracak, işbirliği ve anlayış ortamını destekleyecek, iş ahlakının korunmasını, çatışmaların etkin yönetilmesini ve gücün etkili kullanılmasını sağlayacaktır. Değerleri açıklığa kavuşturan, paylaşan ve yaşama geçirilmesini sağlayan bir lider, başarı, güvenlik, özgürlük, kendine saygı, dostluk, barış, akıl, uyum, eşitlik, adalet anlamında arzulanan tüm değerlerin gerçekleşmesini kolaylaştıracaktır.