Karizma, bir insanın başkaları üzerinde sahip olduğu olağan dışı özel bir etkileşim biçimini ve etkileme gücünü ifade eder. Genellikle, tarih ve siyaset sahnelerinde ve büyük değişim dönemlerinde ortaya çıkan ve çok geniş kitleleri etkileyen liderlerin fark yaratan güçlü yönleri karizma sözcüğüyle tanımlanmıştır. Ancak karizma, yalnızca liderin kişilik özelliklerinin değil ortamın ya da koşulların ve izleyicilerin istekliliğinin ve bağlılığının bir fonksiyonudur. Bu üç değişkenin uygun bir bileşkesi olağan dışı bir etkileme gücünü yani liderin karizmasını ortaya çıkarır.
Liderlik gücünün kaynakları arasında sıklıkla belirtilen karizma kavramı, son yıllarda hemen her alanda, sanatçıdan sporcuya bir çok insan için yanlış ve aşırı biçimde kullanılmıştır. Güçlü, çekici ve ilham verici kişiliğe sahip olduğu düşünülen ya da iddia edilen hemen her insanı tanıtırken karizma sözcüğü klişe bir ifade olarak fazlasıyla tekrarlanmıştır. Bu nedenle, liderler için kullanıldığında çok anlamlı görünmemekte ve neredeyse içi boş bir kavram olarak algılanmaktadır.
Sosyal bilimciler, bu üstün insan özelliğini gözlemlenebilir davranışlar olarak ifade etmek istediklerinde; karizmatik olarak kabul edilen insanların diğer insanlardan daha canlı, daha hareketli ve daha dışa dönük olduklarını fark etmişlerdir. Onlar, daha çok gülümseyen, daha etkili göz teması kuran, daha yüksek ses tonuyla ve daha hızlı konuşan insanlardır. Sözcükleri daha açık ve net telaffuz ederler; farklı, dikkat çeken ve özgün sözcükler kullanırlar. Başlarını, ellerini, kollarını ve genel anlamda beden dillerini daha etkili kullanırlar. Duruşları ve giyimleriyle kolay fark edilirler. Karizmatik insanlar, yüksek enerjileri, kendilerini daha iyi ifade etme yetenekleri ve başkalarına da bulaştırdıkları coşkularıyla kendilerini hemen belli ederler.
Karizmatik insanların önemli bir özelliği de yüksek duygusal zekalarıdır. Onlar, duygularını daha iyi yöneterek diğer insanlardaki coşkuyu ve enerjiyi yükseltirler. Duygularını iletmek ve başkalarına da bulaştırmak için bütün ifade ve iletişim yollarını etkin kullanırlar. İnsanları ortak amaçlar için eyleme geçirecek yoğun duyguyu nasıl yaratacaklarını bilirler. Bu duygular; sevgi, saygı, hayranlık gibi olumlu olanlardan başlayarak korku, endişe, kaygı, çaresizlik gibi olumsuz duygulara kadar değişen bir yelpaze içinde olabilir. Duygularıyla etkileyemedikleri insanları da farklı ilişki deneyimleri ve akılcı- mantıklı gerekçeleriyle etkileme yeteneğine sahiptirler.
Kaynak: İsmet Barutçugil, Liderlik, Kariyer Yayınları, İstanbul, 2014