Son 30 yıl içinde iş dünyasının yaşadığı belki de en büyük devrim kadınların yoğun bir biçimde iş yaşamına girmesidir. Endüstri toplumunun çalışan profilini erkekler oluştururken günümüzün bilgi toplumunda kadınlar ön plana çıkmaktadırlar. İş hayatında ağırlığın endüstriyel üretimden bilgi ve hizmet sektörlerine kayması pek çok işin tanımını, organizasyonların yapısını ve işleyişini değiştirmiştir. Bilişim, iletişim, finans, sağlık ve eğitim sektörlerinin öne çıkmasıyla iş tanımlarında bilgiye dayalı yetkinlikler ağırlık kazanmıştır. Eğitimleri ve uygun yetkinlikleri nedeniyle bilgi çağının yarattığı yeni mesleklerin çoğunda kadınlar öne geçmiştir.
Kadının özellikle iyi bir eğitimi, donanımı, kişisel çaba ve hırsı varsa başarı şansı daha yüksek olmaktadır. İş hayatında oyunu kurallarına göre oynayan, özgüveni yüksek kadınlar bugün çok önemli noktalarda bulunmaktadırlar. Ancak, kadınlar iş hayatına girerken ve özellikle yönetim basamaklarında yükselirken bazı sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Günümüzün yönetim anlayışı, kadınlara üst yönetimin yolunu açsa da kadınların önünde hala çeşitli engeller bulunmaktadır.
Başlangıçta erkekler ve kadınlar arasında fırsat eşitliği yoktur. Özellikle büyük kentler dışında kız çocuklarının okutulması ve evlendikten sonra eşinin ve evinin kadını olup çocuk yetiştirme yönündeki toplumsal baskı fırsat eşitliğini bozmaktadır. Kısaca; aile, eş, çocuk kadın yöneticinin kariyerini olumsuz etkilemektedir. Çalışan evli kadın, çevrenin ve toplumsal kültürün olumsuz etkisiyle karşılaşmaktadır.
Bir kadın tarafından yönetilmek bazı erkek çalışanlara zor gelmektedir. Huzursuzluk yaratan gergin ilişkiler özellikle başlangıçta erkeklerin kadın yöneticiye duyduğu güvensizlikten ve rahat iletişim kuramayacakları endişesinden kaynaklanmaktadır. Kadınların iş ilişkilerinde erkekler kadar geniş çevrelerinin olmaması, erkeklerin dünyasına girememeleri, örneğin, müşteri ilişkilerini ve iş seyahatlerini erkekler kadar kolay gerçekleştirememeleri de bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır.
Erkekler arasındaki iletişim ve destek ağı daha güçlüdür ve kendine göre bir tarzı vardır. Onların tarzında ilişki kuramayınca, erkekler kadınları bu ilişki ağı içine almak istemeyebilirler. Bu tarzda bir ilişki geliştirdiğinde de onlar hakkında bazen yanlış izlenimler, olumsuz yorumlar yansıtabilirler. İlişki ağının dışında kaldıklarında kadınlar çoğu kez kendilerini ve şirketi ilgilendiren kritik bilgilere ulaşma sorunu yaşarlar. Erkekler doğal olarak, rahat iletişim kurabildikleri kişileri belli pozisyonlara getirmeyi tercih ederler. Bu kişiler de çoğunlukla kadınlar olmaz.
Bazı durumlarda kadınlar da kendilerini engelleyebilmektedirler. Alışılmış kalıplar nedeniyle erkekler tarafından yönetilmeyi benimseyen kadınlar, cinsel kimliklerini kaybedeceklerini, “erkek gibi kadın” olarak anılacaklarını düşünerek yöneticilik görevlerinden kaçınmaktadırlar.
Kadınların duygusal karar vereceklerine ilişkin önyargı onların üst yönetime atanmalarını engelleyen bir gerekçe olarak kullanılabilmektedir. Kadınların doğal ve fiziksel özelliklerinin erkeklerle rekabet etmeye yeterli olmadığı düşünülmektedir. Bazı durumlarda da erkekler ellerindeki gücü bırakmak istemediklerinden bu tür önyargıları desteklemektedirler.
Üst düzey görevler söz konusu olduğunda yurt dışı seyahatler ön plana çıkmakta ve çoğu kez kadınların ailelerini bırakıp gidemeyecekleri varsayılmakta, hatta bu konu kendilerine hiç sorulmamaktadır. Bazen de evlenip, ailesini tercih edeceği ve ayrılacağı endişesiyle kadın yöneticiye uzun dönemli yatırım yapılmak istenmemektedir.
Kadın yöneticiler, çevrelerinden, özellikle erkek yöneticilerden ve bu arada kendilerinden kaynaklanan bazı sorunları aştıklarında çok başarılı yöneticilik ve liderlik örnekleri sergileyebilirler. Önemli olan bu sorunların ya da engellerin farkında olmak ve bunlarla baş edebilme istek ve kararlılığını göstermektir.