Rekabet ve Mavi Okyanus Stratejisi

blue-ocean[1]
Bugüne kadar geliştirilen hemen tüm işletme stratejileri, firmaların yoğun rekabetten kaçınmaları gerektiğini vurgulamaktadır. Ancak, bunun nasıl olacağı konusunda Rekabetçi Stratejiler ile Mavi Okyanus Stratejisi arasında önemli bir fark bulunmaktadır.

Rekabetçi strateji çerçevesinde rekabetten kaçınmak genelde firmanın kaynaklara dayalı bir bakış açısıyla ele alınmasını gerektirir. Bu açıdan bakıldığında, kıt veya geliştirilmiş kaynaklar taklit etme olanağını sınırlandırmakta, bir rekabetçi üstünlük yaratmakta ve kârları artırmaktadır. Ancak, başlangıçta avantaj sağlayan ve benzersiz olan kaynakların, zaman içinde diğer firmalar tarafından kopyalanacağı, benzerlerinin ve belki daha iyilerinin geliştirileceği ve üstünlüğün kaybedileceği açıktır. Pazar fırsatları sürekli değiştiğinden, eğer bir firma yeni özgün kaynaklar ve yeni sürdürülebilir üstünlükler geliştirmeye devam edemezse giderek daha fazla firmanın rekabetiyle karşılaşacak ve kârlılığını yitirecektir. Stratejilerde rekabet üzerine odaklanma, firmaların rekabetçi üstünlük yaratma yeteneğini stratejik yönetimin temel amacı olarak görmesi anlamına gelmektedir.

Rekabet yarışında, firmalar birbirlerinin dinamik kapasitelerinin benzerlerini geliştirmeye odaklanırlar. Taklit ve rekabet süreci ne kadar hızlı gelişirse firmalar o kadar yoğun bir biçimde kendilerini kârlarının azaldığı bir konumda bulurlar. Bu sürecin hızına ve yoğunluğuna dikkat çeken rekabetçi strateji yaklaşımının odak noktası firmalar arası rekabet ve hayatta kalma mücadelesi olmaktadır. Burada temel varsayım, geliştirilen herhangi bir yetkinlikle kazanılan bir rekabetçi üstünlüğün, kısa dönemli bir rahatlama sağladığı, fakat uzun dönemde firmayı yakından izleyen rakiplerin rekabetçi atakları karşısında zorlu bir kazanma-kaybetme mücadelesinin kaçınılmaz olmasıdır.

Diğer taraftan 2000’li yıllarda geliştirilen Mavi Okyanus Stratejisi, firmaları rekabetin kızıl denizlerinden kurtularak, rakiplerin olmadığı ve dolayısıyla rekabetin bir anlam taşımadığı pazar alanları yaratmaları için mücadeleye yöneltir. Bu stratejiyi benimseyen firmalar, var olan ve genellikle giderek küçülen pazar talebini paylaşmak ve rakiplerle uğraşmak yerine müşteri talebini büyütmekle ve rakipsiz pazarlarda gidebildikleri yere kadar gitmekle ilgilenirler.

Mavi Okyanuslar, yapılacak inovasyonlar sayesinde ulaşılacak doymamış pazarlarla, yeni yaratılan taleplerle ve yüksek kârlı büyüme fırsatlarıyla tanımlanır. Mavi Okyanuslarda rekabet söz konusu değildir. Çünkü rekabet edecek oyuncular yoktur ve oyunun kuralları henüz konmamıştır. Her ne kadar bazı Mavi Okyanuslar, mevcut sektörlerin dışında yaratılıyorlarsa da birçoğu da Kızıl Denizlerin içinde, mevcut sektörlerin sınırlarının genişletilmesiyle yaratılmaktadır.

Kızıl Denizler her zaman vardır, önemlidir ve iş yaşamının bir gerçeği olmaya devam edecektir. Fakat birçok sektörde talebin üzerinde gerçekleşen arz, mevcut pazarlardan pay kapmaya çalışan firmaların yüksek performanslarını sürdürmeye yeterli olamayacaktır. Bu nedenle, firmalar yapacakları inovasyonlarla rekabet etmenin ötesine geçerek yeni kârlılık ve büyüme fırsatları elde etmek için mavi okyanuslar yaratmak durumundadırlar.

 Kaynak: İsmet Barutcugil, Stratejik Yönetim 101, Kariyer Yayınları, İstanbul 2013

Reklam
Bu yazı Stratejik Yönetim içinde yayınlandı ve , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.