(*)
Aralarında farklı bilgi, amaç, yöntem veya inanç ve değerlere dayalı olarak düşünce ve davranış farklılıkları bulunan insanların ilişkilerinde çatışma olasılığı oldukça yüksektir. Ancak bunun açık bir çatışmaya dönüşüp dönüşmemesi, tümüyle o insanların yaklaşımlarına bağlıdır. Herhangi bir farklılığın bir ilişkiyi iyi ya da kötü etkilemesi, diğer bir ifadeyle çatışmaya ya da tarafların birlikte kazandığı bir ilişkiye dönüşmesi onların nasıl bir tutum içinde olduklarına, birbirlerine ve ilişkilerine nasıl baktıklarına göre değişir.
Burada kritik nokta, farklılıkların ilişkileri engelleyici ve zorlayıcı değil, tam tersine geliştirici ve zenginleştirici özellikler olarak görülebilmesidir. Farklılıkların ilişkilere yeni değerler katan ve kişisel gelişimi destekleyen boyutunu görebilen insanlar gerçekten farklı kişilerle bir araya gelmekten, onlarla yaşamaktan ve birlikte çalışmaktan çekinmeyeceklerdir. Tam tersine, bunu özellikle tercih edeceklerdir.
Farklı kişilerle ilişkiyi sağlıklı ve sürekli kılmanın ön koşulu saygı ve anlayışa dayalı hoşgörüdür, Önyargılardan, tipleme ve etiketlemeden arınmış, karşıdakini dışlamayan, aşağılamayan ilişkiler çok daha sağlıklı olacaktır. Farklılıkları yok saymak, görmezden gelmek yerine onları oldukları gibi kabul etmek, anlamak ve saygı duymak ilişkileri geliştirici bir davranış olacaktır. Ne yazık ki, toplumda çoğu kez bu yapılmamakta, tam tersine, farklılıkları öne çıkaran, karşıdakini eleştiren, suçlayan, şikâyet eden sözler ve davranışlar birbiri ardına gelmektedir.
İlişki içinde olduğumuz insanlarda karşılaştığımız farklılıklar doğuştan gelebileceği gibi sonradan da kazanılabilir. Bazı farklılıklar da yaşam tercihlerinden kaynaklanabilir. Bazılarını ilk bakışta görebiliriz, bazılarını da zaman içinde ancak onlarla birlikte yaşadığımızda ve yakın çalıştığımızda fark edebiliriz. Bu arada, çoğu farklılıkların da yanlış algılamaların, önyargıların, iletişim ve anlayış yetersizliğinin ve kişisel yorumların sonucu olduğunu kabul etmek gerekir. Hoşgörü sınırları dar, gelişmeye ve değişmeye kapalı, içe dönük insanlar genellikle farklılıkları kabullenmek istemezler. Sonuç olarak da başkalarıyla ilişki kurmakta ve ilişkilerini sağlıklı bir şekilde sürdürmekte zorlanırlar.
İletişimi güçlü olan, karşısındakini anlamaya çaba harcayan, hoşgörü sınırları geniş insanlar farklılıkları asla bir sorun olarak görmezler. Bir sorun yaratmaması için de yanlış algılama ve yorumlamalara neden olacak sözlerden ve davranışlardan özellikle kaçınırlar. Onlar, farklı bilgi ve düşünceleri, davranış ve yaşam tarzlarını kendileri için öğrenme ve gelişme fırsatları olarak görürler.
Günümüz toplumlarında huzurlu ve güvenli yaşamanın bir ön koşulu olan yüksek ilişki zekâsı, farklılıkları çatışma nedenleri olarak değil, sürekli öğrenme ve kişisel gelişim aracı olarak görmeyi gerektirmektedir. Böyle bir anlayış da anlama, kabul etme ve saygı duyma adımlarını içeren hoşgörüyü zorunlu kılmaktadır.
* Sculpture Für Toleranz (“for tolerance”) by Volkmar Kühn, Gera, Germany