Günümüzde, hemen tüm dünyada organizasyonların ciddi sorunlar yaşadığı ve her geçen gün daha zor sorunları çözmek zorunda kaldığı bilinmektedir. Sorunlarını aşamayan organizasyonların küçüldüğü, el değiştirdiği veya pazardan çekilmek zorunda kaldığı sıklıkla görülmektedir. Bu koşullar altında kazananlar, insanları eğitmenin ve geliştirmenin sürekliliğine inanan ve bu amaçla yeterli kaynaklar ayıran organizasyonlar olmaktadır. Yalnızca, bireysel ve kurumsal anlamda yeni davranışlar geliştirebilen ve performanslarını iyileştirebilen organizasyonlar yaşama ve büyüme olanağını bulmaktadırlar. Eğitime ve geliştirmeye yatırım yapan organizasyonlar değişime uyum sağlayarak hatta değişime öncülük ederek önemli rekabetçi üstünlükler elde ederken, büyüklükleri ya da pazardaki güçlü konumları nedeniyle insana yatırımı gerekli görmeyenler, değişim sürecinde müşterilerini, pazarlarını, imajlarını, kârlarını ve rekabetçi üstünlüklerini kaybetmektedirler.
Bilgi birikiminin geometrik diziyle arttığı ve adeta her üç beş yılda bir ikiye katlandığı bir dünyada çalışanlarının bilgi ve becerilerini sürekli yenileyemeyen organizasyonlar için başarısızlık kaçınılmaz olmaktadır. Organizasyonlar, yaşayabilmek ve rekabetçi üstünlüklerini koruyabilmek için çalışanlarını sürekli olarak yeniden yaratmak zorundadırlar. Organizasyonlarda eğitim, işe alınan insanların işlerini etkili bir şekilde yapabilmeleri için sahip olmaları gereken bilgi, beceri ve tutumların onlara verilmesidir. Madalyonun diğer yüzü olan öğrenme ise, insanların işlerini etkin bir şekilde yapabilmek için ihtiyaç duydukları bilgi, beceri ve tutumları elde etmeleridir.
Organizasyonlarda eğitim, çalışanların işe girerken beraberlerinde getirdikleri bilgi, beceri ve tutumlar (giriş davranışı) ile işlerinin belirli görev ve sorumluluklarını yerine getirmek için ihtiyaç duydukları bilgi, beceri ve tutumlar (istenen davranış) arasındaki farkı kapatma süreci olarak tanımlanabilir. Günümüzde organizasyonların geliştirmek (ya da değiştirmek) durumunda oldukları tutum, bilgi ve becerilerin çokluğu ve çeşitliliği dikkate alındığında eğitim ve geliştirme çabalarının zorluğu ve zorunluluğu daha iyi görülebilmektedir.
Günümüzde çalışanların mutluluğu ve organizasyonun başarısı açısından giderek daha kritik bir rol oynayan eğitim ve geliştirme faaliyetleri, bireysel öğrenme, organizasyonel gelişme ve kariyer geliştirme olmak üzere üç konuya odaklanır. Eğitim ve geliştirme, organizasyonel performansı iyileştirmek için gerekli bilginin, becerinin ve tutumun bireylere sistematik olarak kazandırılmasını sağlamak için yürütülen çalışmalardır. Bu çalışmaların başarısı, mevcut işlerin daha iyi yapılmasını ve çalışanların gelecekteki görevlerine hazırlanmasını sağlamasının yanı sıra yetenekli insanların organizasyona isteyerek gelmelerini, daha fazla adanmalarını ve daha uzun dönemde kalmalarını da sağlar. Nitelikli insanlar, eğitim ve geliştirme faaliyetlerine önem veren ve dolayısıyla kişisel gelişimlerine daha fazla olanak sağlayan organizasyonlarda çalışmayı tercih ederler.