Kendini yetiştirme; sanatta, bilimde, siyasette ve iş yaşamında tanınmış birçok insanın yaşam öyküsüyle geçerliliği kanıtlanmış bir gerçektir. Okulda alınan eğitim yalnızca bir başlangıçtır. Onun en önemli ve belki de tek gerçek katkısı zihni terbiye ederek onu devamlı çalışmaya ve öğrenmeye alıştırmasıdır. Bir insanın kendi kararlı çabalarıyla elde ettikleri, başkaları tarafından verilenlerden çok daha fazla kendi malıdır ve değerlidir. Çalışarak elde edilen bilgiler ve beceriler tümüyle kendisine mal olmuştur. Böylece elde edilen etki, daha büyük bir canlılık ve kararlılık gösterir. Kazanılanlar zihne öyle bir yerleşir ki başkaları tarafından öğretilenlerin hiçbir şekilde yapamayacağı etkiyi yaratır. Bu şekilde kendini yetiştirme, aynı zamanda kişisel gücü de besler ve onun gelişmesini sağlar. Bir sorunun çözülmesi, diğer bir sorunun daha iyi anlaşılmasını sağlar. Böylece, kazanılan bilgi zihni aktarılmış ve içselleştirilmiş olur.
İnsanın kendi kişisel çabası, elde edebileceği bilgi ve deneyim gücünün en temel kaynağıdır. Hiçbir kitap, öğretmen, ders ya da başka bir olanak bunun yerini tutamaz. Her zaman en iyi öğretmenler, kendini yetiştirmenin önemini bilerek insanları kendi çabalarıyla ve akıllarıyla öğrenmeye yönlendirenler olmuştur. Bunlar, anlatmaktan çok öğrencilerinin anlayarak, yaparak öğrenmelerini, konuya aktif olarak katılarak kendilerini yetiştirmelerini cesaretlendirmişlerdir. Böylece, öğrenmeyi bilginin ayrıntıları içinde kaybolunan pasif bir anlayıştan kurtarıp daha yüksek ve geniş bir anlayışa kavuşturmuşlardır.
Tıpkı iyi öğretmenler gibi, iyi liderler de izleyicilerine kendilerine güvenmelerini, güçlerini kendi aktif çabalarıyla geliştirmelerini öğretir. Onlara yalnızca yol gösterir, hedef verir, özendirir, cesaretlendirir ve gerisini kendilerine bırakır.
Kendini yetiştirme, karar, kararlılık ve hız gerektirir. Bunu sağlamanın yolu, insanların özgüvenlerini geliştirmek ve olabildiğince özgürlükten zevk almalarına izin vermektir. Fazla yol gösterici ya da fazla kısıtlayıcı olmak insanın sorumluluk almasını ve kendini yetiştirme (kendine yardım etme) alışkanlığını geliştirmesini engeller. Yüzme öğrenmek isteyen birine sürekli kolluklar takmak ya da çocuğun bisikletine sürekli yedek tekerleklerle binmesine izin vermek onlarda kalıcı bir güvensizlik duygusu yaratır.
Güvensizlik, genellikle, tahmin edilenden çok daha fazla insanın gelişmesini engelleyen bir duygudur. Attan düşenlerin yarısı, bir engeli atlamakta olan atın dizginlerini çektikleri için düşmüşlerdir. Ata güvenen ve atlamasına müdahale etmeyen biniciler başarılı olmuşlardır. Başarı, kendisine güvenen ve başaracağına inanan insanların olmuştur.
Kaynak: Samuel Smiles, Self Help, 1859, (Kendine Yardım, Çev. Süreyya S. Berkem, Yapı Kredi Bankası Kültür Yayını, No 1, İstanbul 1960)
Geri bildirim: Kendini Yetiştirme | Tuna Tekeşen