Kültürler arası yetkinlik, farklı kültürlere sahip insanların ve sosyal grupların istek ve beklentilerine cevap verebilecek bilgiye, beceriye ve kapasiteye sahip olmak şeklinde tanımlanabilir. Bu tanım, insanlar için olduğu kadar kurumlar ve toplumlar için de geçerlidir. İnsanlar çok kültürlü ortamlarda sağlıklı ilişkiler kurabilmek ve etkili olabilmek için her düzeydeki organizasyonlarda kültürler arası yetkinliğe ihtiyaç duyarlar.
Kültürel yetkinliği yüksek olanlar, kültürler arası etkileşim gerektiren çok kültürlü ortamlarda etkin bir şekilde çalışacak tutum ve davranışlara, becerilere, sistemlere, stratejilere ve politikalara sahiptir. Bütün bunlar, yaygın bilinir, benimsenir ve uygulanır.
Kültürel anlamda yetkin olanlar; farklılıkları anlar ve değer verirler, kültürel yönden kendilerini değerlendirir ve geliştirirler, farklılıkların enerjisinden yararlanırlar, kültürel birikimi kurumsallaştırırlar ve insanların kültürel farklılıklarına göre yapısal ve işlevsel uyarlamalar yaparlar.
Kültürel yetkinliğe sahip insanlar ve kurumlar, şüphesiz geçmişte de vardı. Ancak, bu durum belirli kişilerin inisiyatifine kalıyor ve “kişisel duyarlılık” olarak ortaya çıkıyordu. İletişim becerisi güçlü, empatik düşünebilen insanlar geçmişte de başkalarına karşı açık ve anlayışlı olmuşlardı. Bu nedenle, kültürel yetkinliği tümüyle yeni bir kavram olarak görmemek, ancak niteliğinin değiştiğini de bilmek gerekir.
Günümüzde kültürel yetkinlik kavramı, duyarlı insanlar kadar sosyal organizasyonların, sivil toplum kuruluşlarının ve özel şirketlerin bilinçli katkısını gerektiren bir süreci ifade eder. Bu kişilerin ve grupların ortak çabasının amacı, çok kültürlü ortamlarda ve kültürler arası ilişkilerde verimliliği ve motivasyonu birlikte sağlayan etkin çalışma koşullarını yaratmaktır.
Küresel ekonomide ve çok kültürlü toplumlarda yüksek performans ve yüksek iş tatmini sağlamak isteyen bireyler ve organizasyonlar kültürel yetkinliğin geliştirilmesini ortak bir sorumluluk olarak görmelidirler. Bu görüşle, bireylerin tutum, bilgi, beceri, inanç ve değerlerini geliştirdikleri kadar kurumsal politikaların, düzenlemelerin, yapının ve sistemlerin de yüksek kültürel yetkinliği özendirecek şekilde geliştirilmesini sağlamalıdırlar.