Korkuların önemli bir kısmından, kaynağı doğru belirlendiği takdirde kurtulabilmek mümkündür. Bilinmeyenden kaynaklanan korkular bilgi arttıkça kaybolur. Öğrenmeye, araştırmaya ve bilgiye ayırılacak zaman ve gösterilecek çaba birçok korkunun nedenini ortadan kaldırır. Bazı korkular başkalarından transfer edilirler. Onların korkuları farkında olmadan içselleştirilir. Başkalarından ödünç alınan bu tür korkular, fark edildiklerinde sahiplerine iade edilebilirler. Okunan masallar, hikâye veya romanlar, izlenen filmlerin ya da bazı kişilerin etkisiyle edinilen aslı olmayan varlıklardan ya da gizli güçlerden korkma duygusundan bunların gerçek olmadığı bilgisi ile kurtulabiliriz.

Geriye yalnızca gerçekten korkmayı gerektiren belirli durumlar, tehlikeler ve tehditler kalacaktır. Bunlarla ilgili önceden bilgi sahibi olarak ve gereken önlemleri alarak korkulanların gerçekleşme olasılığı azaltılabilir. Proaktif davranış, bir işe sonunu düşünerek başlama yani planlama yetkinliği çoğu korkuyu ortadan kaldıracaktır. Ayrıca, korkmaktan da korkmamak gerekir. Korku, son derece doğal, tüm canlılarda gözlenen bir tepkidir ve varlığı, sağlığı, bütünlüğü korumaya yönelik yararlı bir ön hazırlıktır. Önemli olan, korkuları ve ardından gelen duyguları kontrol edebilmek ve bunun olumsuz sonuçlar vermesini önlemektir

İş yaşamında korkularını aşarak yollarına cesaretle devam edenler çoğunlukla kazanırken başarısız olanların çoğu da başarısızlık korkusunu yenemeyenlerdir. Toplumda ve iş hayatında büyük liderler risk alan, korkularını aşan ve gerektiğinde gözünü karartan insanlar olmuştur. Bu kişiler de şüphesiz çeşitli zorluklar ve başarısızlıklarla karşılaşmışlardır. Ancak onlar bu durumları bir geri dönme nedeni olarak değil, öğrenme ve kendilerini geliştirme fırsatları olarak görmüşlerdir.

Hayat hiç kimse için kolay değildir. Zorluklardan, sorunlardan korkarak geri durmak; hayatın keyfini çıkaramamak, olanaklardan, fırsatlardan ve nimetlerinden yararlanmadan onu boşa harcamak anlamına gelir. Gemiler limanda güvendedirler ancak gemiler limanda durmak için yapılmamışlardır. Ayrıca, bütün gemiler açık denizlerde batar diye bir kural da yoktur; limanlarda, sığ sularda, güvenli olduğu düşünülen koylarda da batan ya da batırılan çok gemiler vardır.
Kaynak: Barutcugil,İ., Yöneticinin Yönetimi, Kariyer Yayınları, İstanbul, 2007